KENDİ LİMON KOLONYASIYLA TÜRKİYE’DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Bize kendinizden ve firmanızın ortaya çıkış hikayesinden bahseder misiniz?
“1898 yılında Bosna Hersek’te doğan dedem Eyüp Sabri Tuncer küçük yaşta ailesi ile önce İstanbul’a göç etmiş ardından İnegöl’e gelmişler. Çok kısa bir süre içinde babasını kaybettikten sonra genç yaşta iş hayatına atılmış, birkaç sene tecrübe edindikten sonra ilk çalışmalarına İnegöl’de bir mağaza açarak başlamıştır. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile faaliyetine devam etmek üzere dönemin bonmarşe diye adlandırılan mağazasını başkent Ankara’da açıyor. Eyüp Sabri Tuncer; disiplinli, çalışkan, dürüst ve girişimci bir yapıya sahipti. Müşterilerinin her daim danışabileceği biri olduğunu hissettirmek amacı ile markaya kendi adını vermeyi tercih ediyor. O dönemde tanıtım için çok da sık rastlamadığımız promosyon çalışmaları, pazarlama faaliyetleri yürütüyor, çizimlerini bizzat kendisinin yaptığı kataloglar hazırlıyor. Bu özel katalogların arkasına kuponlar yerleştirerek ve losyon olarak adlandırılan kolonyalarının bedelsiz olarak tanıtımını yapıyor. Yine aynı dönemlerde Ankara Tren Garı’nda, gelen yolcuların ellerine kolonya dökerek nerede satıldığını ve kullanım alanını da anlatıyor. Bu sayede Ulus mağazamızın önünde kuyruklar oluşmaya başlayarak bugünlere kadar süren yolculuğumuzun sağlam temelleri atılıyor.
1950’li yıllarda babam Sabahattin Tuncer iş hayatına atılmış ve aile şirketinin sorumluluğunu üstlenmiştir. Kolonyalarda kullanılan esanslar o dönem yurtdışından getirtiliyordu. Bitkilere ve esans üretimine merakı olan babam, yurtdışındaki büyük firmalara mektuplar yazarak esanslarla ilgili araştırmalar yapıp, tüm imkanlarıyla kaynak edinmeye başlıyor. Yazdığı mektuplardan bir tanesine aylar sonra İsviçre merkezli bir esans firmasından gelen cevapla birlikte yerli esans çalışmalarının da temeli atılıyor. 1967 yılında esans çalışmaları sonuç veriyor ve kendi limon kolonyası formülünü geliştirerek, Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor. Ülkemizin ilk yerli limon kolonyası esans formülünü üretmeye başlıyor. Yerli esans üretimi ile hammadde fiyatlarımızda ciddi bir düşüş yaşanıyor ve bu da kolonya fiyatlarına yansıyor. Yine mağazamızın önünde kuyrukların oluştuğu, satışlarımızın da olumlu yönde etkilendiği bir dönem yaşanıyor. Bu çalışmalarını da genişleterek kokulu kolonyalar için farklı esansların da ekliyor bu çeşitliliğin artması beraberinde üretim kapasitemizde ciddi bir artış meydana getiriyor. Üçüncü kuşak olarak 1994 yılında görevi babam Sabahattin Tuncer’den devraldım. Bir yıl sonra, Ankara Lalahan’da 7000 m2 bir alan üzerinde son derece modern, tamamen bilgisayar tabanlı üretim sağlayabilen, yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kurduk. Üretim kapasitemizin artması yeni ürün ve pazar arayışlarımızın da temellerini oluşturdu. Ana ürün kategorimizi oluşturan kolonyanın yanısıra kişisel bakım ürünleri ve ev bakım ürünlerini de ekledik, tüm ürünlerimizi kendi markamızla dünyaya ulaştırdık. Kısa bir sürede birçok ilke imza attık. Ürünlerimizde körler için Braille Alfabesine yer verdik. Türkiye’nin vegan ve vejetaryen belgesine sahip ilk kozmetik markası olduk. Birleşmiş Milletler Global Compact çatısı altındaki kozmetik sektöründeki ilk imzacılar arasında yer aldık. 99 yıllık bir aile şirketi olarak değerlerimizi korumak ve geleceğe taşımak bizim için çok önemli, bu anlamda hem gelenekçi hem de yenilikçiyiz diyebilirim.”
Ürün çeşitleriniz nelerdir?
“Ürün kategorilerimize her sene bir yenisini ekliyoruz. Markamızın çıkış noktası olan klasikleşen ve dört kuşaktır herkese ulaşan kolonya kategorisindeki ürünlerimizin dışında kişisel bakım ve ev bakım kategorilerinde de çeşitli ürünler sunmaya devam ediyoruz. Markamızı geleceğe taşırken her dönem müşterilerimizi dinlemeye, ihtiyaçlarını anlamaya özen gösteriyoruz. Ürün yelpazemizi de ihtiyaçlara göre geliştirmeye devam ediyoruz. Şu anda farklı kategorilerde sunduğumuz 600’ü aşkın ürün çeşidimizi kendi markamızla yedi kıtaya yaptığımız ihracatımız ile dünya markası hedefimize adım adım ilerliyoruz.
Yeni ürün geliştirmenin uzun soluklu, özen ve zaman isteyen bir süreç olduğunun bilinciyle, tüketicilerimizin beğenisi ve yönlendirmeleriyle sürekli olarak yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz. Son yıllarda florür, titanyum dioksit, sls, sles, paraben, şeker, tuz, boya içermeyen diş macunları ile yeni bir kategoride de ses getiren markamız vegan ve vejetaryen belgelerine sahip parabensiz ve glutensiz sıvı sabun, vücut losyonu, şampuan, bebek ürünleri vb. kişisel bakım ürünlerimizle de ürün geliştirme çalışmalarına sürekli yatırım yapıyor, toplumun gelişen ve değişen ihtiyaçlarına eksiksiz cevap veriyoruz. Ev bakım kategorisinde ise; yüzey temizleyici, mutfak sabunu, oda kokuları, bebek çamaşır yıkama sıvısı ve dezenfektan ürünleri yer alıyor. Çölyak rahatsızlığı olan kullanıcılarımızın talepleri ve hassasiyetleriyle geliştirdiğimiz glutensiz ürünlerimizle de sektörde önemli bir yeniliğe imza atıyoruz.”
“BİZİM İÇİN İSTANBUL VE KOKU KAVRAMLARINI YAN YANA GETİRMEK OLMAZSA OLMAZ BİR YAKLAŞIMDI”
Kolonya alanında “İstanbul’un Kokuları” adlı kategoriniz oldukça ön planda. Bu kategorinin ortaya çıkışındaki ilham kaynağınız neydi? Nasıl bir yol benimsediniz?
“Ülkemiz kültürel değerler ve miraslar konusunda çok zengin bir alt yapıya sahip. Dünyada birçok değeri bir arada barındıran yegâne şehir İstanbul. Malumunuz bir dünya şehri, İstanbul’un her şeyi kendine özgü ve hayranlık uyandırıyor. Köklü ve özel bir şehri, bizim gibi 100 yıldır koku üzerinde çalışan markayla bir araya getirmeye karar verdik. Bu sayede “İstanbul’un Kokuları” ürün serimiz çıktı. İlham kaynağımız şüphesiz ki İstanbul ve İstanbul’un tarihi güzellikleri. Bizim için İstanbul ve koku kavramlarını yan yana getirmek olmazsa olmaz bir yaklaşımdı. Türkiye’nin dışa açılan kapılarında satılacak yabancıların hediyelik olarak sevdiklerine götürebileceği bir ürün olmasını planladık. Ürünümüzü bu alanlarda konumlandırdık. Kolonya serimizde Galata’dan Kız Kulesi’ne, Topkapı Sarayı’ndan Mısır Çarşısı’na uzanan kokularıyla ön plana çıkan 12 farklı çeşidimiz mevcut. Satışa sunulduğu ilk günden bugüne büyük beğeni alan bir seri oldu.”
“Kültürel değer” anlayışını benimseyen bir firmasınız. Bu anlayışa yönelik nasıl bir strateji sürdürüyorsunuz?
“Bizim kuruluş tarihimiz 1923. 100 yıllık bir marka olarak uzun yıllardır sürdürdüğümüz işlerimizin, ürettiğimiz ürünlerin, geliştirdiğimiz ilişkilerin iş dünyasındaki ticari karşılıkları ile birlikte kültürel değerleri de taşıdığımızı düşünüyoruz. Aslında her marka yıllar içinde kurum kültürü unsurlarını ediniyor ve geliştiriyor. Kökleriniz yüz yıl öncesine dayanıyorsa biriktirdikleriniz değer ve fark sağlıyor. Eyüp Sabri Tuncer markası gelenek, kültür ve değerleri ileriye taşırken yenilikle harmanlıyor. Bunun için dünyadaki trendleri ve çalışmaları yakından takip ediyor, özellikle son yıllarda dijital dönüşüme ağırlık veriyoruz. Özgün işler yapmak için tüm bu çalışmalarımızın merkezinde kültürel değerlerinizi de özümsemeniz ve geleceğe ayak uydurmanız gerekiyor. Ben aynı zamanda Türkiye’deki yüz yıllık markaların üyesi bulunduğu Yüzyıllık Markalar Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Dernek çatısı altında da tüm üyelerimiz ile birlikte tarihi, kültürel değerlerimizi geleceğe taşıyacak projeler yapıyoruz.”
“Tüketicilerimizin favorisi” olarak nitelendirebileceğiniz ürünlerinizden bahseder misiniz? Sizce bu ürünü tercih etmelerinin en büyük sebebi nedir?
“Bu bizim için zor bir soru. Zira müşterilerimizin her kategoride farklı favorileri oluyor. Araştırma sonuçlarının da desteklediği bir durum kolonya deyince akla ilk gelen marka olduğumuzdur. Kolonyalarımızın arasında yüz yıldır ön planda olan klasik limon kolonyamız markamızın temel taşını oluştururken son yıllarda müşterilerimizin kokulu kolonya olarak adlandırdığımız farklı esanslı kolonyalarımıza da yüksek ilgi duyduğunu söyleyebilirim.
Bununla birlikte piyasada uzun yıllardır beğenilerek yer alan doğal zeytinyağlı sıvı sabun ve doğal zeytinyağlı el ve vücut losyonu ürünlerimiz de favoriler arasında. Son dönemde doğal özler içeren ve florür, titanyum dioksit, sls, tuz, boya, paraben, gluten içermeyen diş macunu ürünlerimiz de müşterilerimizden yoğun beğeni alan ürünlerimiz arasında bulunuyor. Piyasada her zaman bulunan ve aynı içeriklere sahip standart ürünlerle yer almak yerine, yenilik katan ve geliştiren bir rol üstleniyoruz. Bu nedenle ürünlerimiz rafta kolaylıkla ayrışıyor ve müşterilerimiz tarafından teveccühle karşılanıyor.”
ÜLKE TARİHİNİN VE KÜLTÜRÜNÜN TÜM GÜZELLİKLERİNİ ULUSLARARASI ALANDA TEMSİL ETME MİSYONUNA SAHİP
İhracat faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
“Şu anda 600’ü aşkın ürün çeşidimizle 70’ten fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Amerika’dan Kore’ye, Avrupa’dan Mauritius Adası’na farklı coğrafyalardaki insanları ürünlerimizle buluşturuyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce farklı satış noktamız var. Ülkelerin ve satış noktalarının sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle yurt dışı fuarlarını çok önemsiyoruz, sektörümüz için önemli olan dünyadaki bütün fuarlara katılıyoruz. Stant açtığımız fuarlarda markamız ve ürünlerimiz yoğun ilgi görüyor, memnuniyetle karşılanıyor. Ülkemizi ve markamızı dünyada bu şekilde temsil etmek bizleri her zaman onurlandırıyor, daha iyisini yapmak için hedeflerimizi geliştirmemizi sağlıyor. Bu anlamda bizler, ülkemizin tarihinin ve kültürünün tüm güzelliklerini uluslararası alanda da temsil etme misyonuna sahibiz.”
Eyüp Sabri Tuncer markası olarak, Kişisel Bakım sektörünü ele aldığınızda bu alandaki üretim ve tüketim hacmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Neredeyse 100 yılımızı doldurduğumuz bir dönemde kozmetik sektöründe yer alan önemli bir marka olarak avantajlı konumda olan bir sektörün içerisinde yer aldığımızı söyleyebilirim. Dünyadaki verileri incelediğimizde kozmetik sektörünün 2025 yılında 760 milyar dolara büyüklüğe ulaşması öngörülüyor. Ülkemizde ise Ticaret Bakanlığı’nın raporlamalarından da görüleceği üzere her yıl yüzde 10 büyüme kaydeden bir sektör. Özellikle kişisel bakım ve ev bakım ürünleri hayatımızın olmazsa olmazları arasındayken pandemi döneminde hijyen ürünlerine olan ihtiyacın arttığını hep birlikte gördük. Bu gibi zor dönemlerde değişen tüketici alışkanlıklarından olumsuz anlamda etkilenmeyen bir sektör olduk. Hammadde üretimi açısından kısıtlı kaynaklara sahip olduğumuzdan tüketimin arttığı bu dönemde yerli üretimin ne kadar önemli olduğunu hep birlikte gördük. Bununla birlikte bu süreci markamız nezdinde incelediğimizde dijitalleşmenin ve otomasyon sisteme sahip olmanın büyük önem taşıdığını gördük. Sektörde hijyen ürünlerinde oluşan büyük talepleri dijital altyapımızın iyi olması ve otomasyon sistemlere sahip olmamız sayesinde rahatlıkla karşılayabilecek hacimde ve konumda yer alıyoruz.”
Bu yıl ilk kez düzenlenen MG International Fragrance Summit hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
“Dünya koku gününde ilki düzenlenen MG International Fragrance Summit’te koku dünyasından ve sektör dışından birçok isimle bir araya gelme imkânı yakaladık. “Koku Hakkında Her Şey” ve “Zamansız Kokular” başlığı altında şahsıma da konuşmacı olarak katılım imkânı sağlayan MG International Fragrance ekibinin Marketing Türkiye iş birliği ile çok başarılı bir etkinliğe imza attığını belirtmek isterim. Bu gibi sohbet ortamlarının oluşması, farklı sektörlerden ortak paydaya sahip kişi veya kuruluşların bir araya gelmesinin koku sektöründe bir farkındalığa yol açacağını ve bu sayede sektöre de gelişim sağlayacağı kanaatindeyim.”