Tüm ekosistemde veya sadece belirli bir bölgede yer alan canlı çeşitliliğini tanımlamak için kullanılan biyoçeşitlilik kavramı son dönemde öne çıkan konu başlıkları arasında yer alıyor. Biyoçeşitlilik, yaşamaya uygun ve sağlıklı bir çevrenin oluşması için hayati derecede önem taşıyor. Doğal dengenin korunmasıyla sağlanan bu çeşitlilik aslında dünya üzerindeki yaşamın devam etmesi anlamına da geliyor.
Sürdürülebilirlik ve biyoçeşitlilik arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Ülkemiz açısından konuya baktığımızda, Türkiye’nin 7 farklı bölgede çok çeşitli iklim, flora ve fauna özellikleri barındırdığını görüyoruz. Farklı iklim türlerine ev sahipliği yapan ülkemiz; endemik ve genetik açıdan çeşitli bitkilerin yaşamasına elverişli bir ortam sunuyor. Peki bu çeşitliliği korumak ve geliştirmek için neler yapılmalı?
Son dönemde küresel anlamda biyoçeşitliliği sağlamak adına çeşitli adımlar atılmış durumda. Örnek vermek gerekirse; ‘AB Tek Kullanımlık Plastik Direktifleri’, ıslak mendil üreticilerini ve kullanıcılarını daha çevre dostu ürünlere ve atık yönetimi uygulamalarına yöneltiyor. Bu da yeni kompozit malzemelerin geliştirilmesine, geri dönüşüm ve kompostlama altyapılarının iyileştirilmesine ve tüketicilerin bilinçlendirilmesine yol açıyor.
Sapro, 30 milyon Euro’luk yatırımla biyoçeşitliliğe katkı sunuyor
Doğal yaşam döngüsünü önemsediklerinin altını çizen Sapro Genel Müdürü Murat Gönül, “2022’de, 30 milyon Euro yatırımla Newipe Yeni Nesil Viskon kumaşımızı hayata geçirmiştik. Newipe®, doğada hızlı çözünen ve plastik içermeyen doğal yapısıyla çevreye ve geleceğe dost bir ürün. Çevresel sürdürülebilirlik bilinciyle geliştirdiğimiz ürünümüz yüzde 100 yenilenebilir bitki lifleri içeriyor. Geri dönüştüğünde çevreye zarar vermeyecek, toksik olmayan bileşenlere parçalanabiliyor ve dağıldığında kolayca organik maddeye dönüşebiliyor. Bu konudaki en kritik nokta ürünün kompostlama özelliğine sahip olması. Kompostlanabilir ürünler, ayrıştıkça toprağa besin ve organik madde sağlarlar. Bu, toprağı daha verimli hale getirir ve bitki büyümesini teşvik eder. Daha sağlıklı toprak, daha fazla bitki türünün gelişmesine imkân verir ve bu da biyoçeşitliliği artırır. Kompostlanabilir ürünler, ayrıştıkça karbondioksiti emerek sera gazı emisyonlarının azalmasına da yardımcı olur. Sera gazı seviyelerinin düşmesi, iklim değişikliğinin etkilerini azaltır ve bu da biyoçeşitliliği korumaya yardımcı olur.
Newipe®, diğer viskon kumaşlarla kıyaslandığında, bileşenlerinin bir kısmı herhangi bir ön işleme tabi tutulmadan üretim prosesine alındığı için karbon emisyonu azaltılarak üretiliyor, biyolojik olarak doğada daha hızlı şekilde tamamen parçalanabiliyor ve kompost olabiliyor.” diyor.
Newipe®’ın kompostlanabilir özelliği TÜV sertifikalarıyla tescillendi
Newipe®’ın kompostlanabilir özelliğinin yapılan testler sonucunda ‘TÜV OK Compost Home’ ve ‘TÜV OK Compost Industrial’ sertifikaları ile tescillendiğini açıklayan Gönül, “TÜV OK Compost sertifikası, Newipe Yeni Nesil Viskon kumaşımızın sürdürülebilir ve çevre dostu olduğunu gösteren bir belge. Bu sertifika, kumaşımızın belirli test kriterlerini karşılayarak endüstriyel ve ev tipi kompostlama koşullarında tamamen biyobozunur ve kompostlanabilir olduğunu kanıtlarken ürünün çevreye zarar vermeden organik maddeye dönüştüğünü de doğruluyor. Ürünümüzle çevreyi korurken atık miktarını azaltmaya yardımcı oluyoruz. Böylece doğal kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına ve biyoçeşitliliğin korunmasına da katkıda bulunuyoruz.” açıklamasında bulundu.
Sapro Genel Müdürü Murat Gönül, “Avrupa’da başlayan plastik kirliliğini azaltmaya yönelik artan yasal düzenlemeler göz önüne alındığında ‘TÜV OK Compost’ sertifikası, Newipe Yeni Nesil Viskon Kumaşımızın bu düzenlemelere uyumlu olduğunu kanıtlamakta. Plastik içermeyen mendillere geçiş, gelecekteki yasal gereklilikleri sağlamaya ve private label üretim gerçekleştirdiğimiz markaların pazardaki konumunu güçlendirmesine yardımcı olacaktır.” şeklinde sözlerini sürdürdü.